19 Aralık 2010 Pazar

Nükleer Kazaların Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri

      Nükleer kazalarda, radyoaktif maddelerin ve fisyon ürünlerinin kontrolsüz olarak doğrudan veya dolaylı yollardan çevreye dağılımı, çevreyi ve insan sağğını tehlikeye sokan etkileri oluşturmaktadır.
      Nükleer kazaların çevre ve insan sağğı üzerinde meydana gelen etkilerinde iki önemli tehlike söz konusudur.  Birincisi; radyoaktif maddelerin, kazanın meydana geldiği nükleer merkez bölgesinde etkisini göstermesidir. Bu durum diğer kaynaklara oranla daha tehlikeli bir etki göstermektedir.İkincisi; gaz ve parçacık seklinde radyoaktif maddelerin nükleer merkez bölgesi dışına taşarak çok geniş bir alana dağılması durumudur. Bu durumda geniş alanlara yayılabilen radyoaktif maddelerin etkilerinin yıllarca sürmesi önemli bir tehlike arz etmektedir. Çünkü, kazada açığa çıkan yüksek düzeyli radyoaktif maddeler çeşitli yollarla geniş alanlara dağılarak yerleşim yerlerini, havayı, suyu ve toprağı radyoaktif maddelerle kirletir. Ekili arazi üzerinde oluşan atmosferik depolanma toprak yüzeyini, bitki köklerini, bitkilerin toprak üstü kısımlarını olumsuz yönde etkiler. diğer taraftan yer altı ve yüzeysel sular radyoaktif maddelerle kirlenmekte ve doğanın ekolojik dengesi bozulmaktadır. Böylece çevrenin radyoaktif maddelerle kirlenmesinin temeli sağlanmış olmaktadır. Bu kirlenmenin etkilerinin uzun sürebilen bir tehlike durumu yaratması önem arz etmektedir.94 Çernobil kazasından 15 yıl sonra yapılan araştırmalarda çocuklarda tiroide kanserlerinin arttığı saptanmıştır Kazanın olduğu yerin 150 km çapında kazadan önce ve sonra doğanlarda yapılan araştırma sonuçlarına göre; 1987-89 yılarında doğan 9472 çocukta tiroide kanseri saptanmaz iken, 1986 Çernobil kazasından sonra doğan 12129 çocukta 31 tiroide kanseri saptanmıştır. Radyasyondan kaynaklanan bazı kanser türlerinin öldürücü etkileri 20-30 yıl sonra ortaya çıkabilmektedir.


      Çernobil kazasından hemen sonra yapılan soruşturmalar sonucuna göre, kazanın insan hatası kaynaklı olduğu tespit edilmiş ve kaza anı etkisiyle 31 kişinin ölümüne neden olmuştur. Kaza sırasında meydana gelen patlamaların da etkisiyle radyoaktif gazlar ve radyoaktif maddeler karışımı
1200 metreyi asan yüksekliklere ulaşmış ve radyoaktif bulutlar oluşmuştur. Atmosfere radyoaktif maddelerin salınması, yaklaşık 10 günlük bir süre boyunca devam etmiş, birinci kazadan dokuz gün sonra meydana gelen ikinci kazada da atmosfere büyük oranda radyoaktif madde salınması olmuştur. Böylece kaza sırasında önemli miktarlarda radyoaktif maddeler özellikle fisyon ürünleri yayınlanmıştır. Radyoaktif bulutlar meteorolojik koşullara bağlı hareket ederek Avrupa üzerinde yayılmaya başlamış ve hemen hemen tüm kuzey yarım küreyi etkilemiştir.99 Almanya’da Çernobil kazasından sonra yapılan bir çalışmada Batı Berlin’de kazadan 9 ay sonra trisomi 21 vakalarında artış tespit edilmiştir. Ayrıca Çernobil kazası sonrasında arasında yarık damak-dudak sıklığı belirgin oranda artmıştır. Yine Çernobil kazasından etkilenen İngiltere’nin Batı Cumbria bölgesinde, kuzu etlerinde radyoaktif maddelerin beklenen düzeyin üzerinde tespit edilmiştir. Kuzulara bu maddelerin toprak ve besinlerden geçmiş olabileceği düşünülmektedir. Türkiye’nin, Yunanistan ve Bulgaristan sınırına yakın Trakya Bölgesi ve Doğu Karadeniz kıyıları kazadan en çok etkilenen bölgeleridir. Türkiye’de Çernobil kazası sonrası çaylardan da radyasyona maruz kalmıştır.
  Uluslararası Radyasyon Güvenliği Komitesi’nin (ICRP) 1990 yılında yayınladığı ölümcül kanser riski göz önüne alınarak yapılan bir hesaplamayla ülkemizde 1300 kişinin Çernobil kazası nedeniyle kansere yakalanma olasılığı olduğu sonucuna varılmaktadır.
   Nükleer kazalarda çevre kirlenmesi, iç ve dış radyasyonlara maruz kalarak olmaktadır. Bir kazada çevre kirlenmesinden etkilenen toplumların zarar görmesi; bulutlardan ışınlama ile, atmosferi kirleten radyoaktif maddeleri soluyarak, zemine depo edilen radyoaktif maddelerden iç ve dış ışınlama ile, radyoaktif maddelerin gıda zinciriyle insana ulaşmasıyla mümkündür. Ayrıca, radyoaktif maddelerle yüzeylerin kirlenmesi dış ışınlamalar oluşturmasının yanında, ağız ve nefes yollarıyla doğrudan ve dolaylı olarak vücut içerisine alınmasıyla iç ışınlamalar da meydana getirebilmektedir. Radyoaktif ürünlerle kirlenmiş atmosferin solunum yoluyla vücut içerisine alınmasının etkileri uzun sürelidir ve bu nedenle de zararları büyüktür. Radyasyonun en düşük düzeyi bile vücutta, koşullar uygun ise, olumsuz etki yaratabilmektedir.
 Yayılan radyasyonun dolaylı olarak çevreden veya doğrudan insan vücuduna alınmasıyla ani ölümlerin dışında basta kanser çeşitleri olmak üzere, bağışıklık sistemine ve genetik yapılarına etkileri yanında doğuştan özürlere ve üriner sistem bozukluklarına neden olduğu daha önceki çalışma konularımızda belirtilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder